Перевод: с немецкого на турецкий

с турецкого на немецкий

boğazına sarılmak

  • 1 Kehle

    Kehle <-n> ['ke:lə] f
    gırtlak;
    jdm das Messer an die \Kehle setzen ( fig) o ( fam) birinin gırtlağına bıçağı dayamak;
    jdm die \Kehle durchschneiden birinin gırtlağını kesmek, birini boğazlamak;
    jdm an die \Kehle springen ( fig) o ( fam) birinin boğazına sarılmak;
    aus voller \Kehle avaz avaz, avazı çıktığı kadar;
    mir war die \Kehle wie zugeschnürt ( fig) boğazım düğümlenmiş gibiydi

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > Kehle

  • 2 Hals

    Hals <-es, Hälse> [hals, pl 'hɛlzə] m
    1) anat boğaz; ( Kehle) gırtlak;
    \Hals über Kopf ( fam) ( plötzlich) palas pandıras, yaka paça, apar topar;
    jdm um den \Hals fallen birinin boynuna sarılmak;
    sich jdm an den \Hals werfen ( fam) birinin başına ekşimek;
    sich dat den \Hals brechen ( fam); kafasını gözünü yarmak; ( fig) kellesinden olmak;
    sich dat jdn/etw vom \Hals schaffen ( fam) bir kimseyi/şeyi başından atmak;
    aus vollem \Hals avazı çıktığı kadar;
    das Wort blieb ihm im \Hals(e) stecken sözü boğazında düğümlendi;
    er hat viel am \Hals ( fam) işi başından aşkın;
    bis zum \Hals in Schulden stecken boğazına [o gırtlağına] kadar borç içinde olmak;
    ihr steht das Wasser bis zum \Hals ( fig) o ( fam) o, boğazına kadar borç içinde;
    bleib mir mit deinen Problemen vom \Hals! ( fam) sorunlarınla başımı ağrıtma!;
    das hängt mir zum \Hals heraus ( fam) bundan bıktım, usandım artık;
    einen Frosch im \Hals haben ( fam) boğazı gıcıklanmak, gıcık tutmak;
    einen Kloß im \Hals haben ( fam) boğazına bir yumruk tıkanmak [o gelip oturmak];
    etw in den falschen \Hals bekommen ( fam) bir şeyi ters anlamak;
    sie kann den \Hals nicht vollkriegen ( fam) doymak bilmiyor
    2) (Flaschen\Hals) boğaz
    3) ( von Instrument) sap

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > Hals

См. также в других словарях:

  • boğazına sarılmak — üstüne yürümek Tam boğazına sarılacaktım, yere düştü, bir daha kalkamadı. R. H. Karay …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • boğaz — is. 1) Boynun ön bölümü ve bu bölümü oluşturan organlar, imik, kursak Ses, ciğerlerde biriken havanın boğaza çarpması demektir. Ö. Seyfettin 2) Şişe, güğüm vb. kaplarda ağza yakın dar bölüm Şişenin boğazı. Testinin boğazı. 3) İki dağ arasında dar …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • boğuşmak — nsz, le 1) Birbirinin boğazına sarılmak, dövüşmek 2) Mücadele etmek Kumar, talihle alt alta, üst üste boğuşmaktır. M. Seyda 3) mec. Çabalamak, altından kalkmaya çalışmak, uğraşmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»